Beylerbeyi Sarayı

Üsküdar Beylerbeyi Sarayı, Osmanlı padişahlarının sayfiye mekânı ve yabancı devlet başkan ya da hükümdarlarının ağırlanacağı bir devlet konuk evi olarak düşünülmüş ve devrin padişahı Sultan Abdülaziz’in (1861-1876) isteği üzerine inşa edilmiştir.  Baş mimarı Serkis Bey Ermeni Balyan ailesindendir. Balyan ailesinin esas işi müteahhitliktir. Dolmabahçe sarayının müteahhidi de bu aile idi. Sarayın iç ve dışındaki Barok sitilinin görülmesi, yapımı esnasında batı mimarisinin çok etkisinde kalındığını gösterir.  Saray 12 Nisan 1865 günü, Beylerbeyi camiinde kılınan Cuma namazının ardından Sultan Abdülaziz Han tarafından açılışı yapıldı. 

Beylerbeyi Sarayı Bodrum ve 2 normal katla beraber 3 katlıdır. Bu sarayda 23 oda 6 salon olmak üzere 29 birim vardır. Saray haremlik ve selamlık olarak iki ana bölümdür. Ana binanın üç kapısı vardır. Bu kapılardan Üsküdar tarafı yüzünde olanı Selamlık bölümü içindir. Beykoz tarafına bakanı yüzdeki de Harem bölümü kapısıdır.  Salon tavanları Osmanlı armalı bayraklı Osmanlı askeri gemi resimleri ile süslenmiştir. Sultan Abdülaziz Han Donanmayı ayrı severdi. Sultan Abdülaziz’in denize olan tutkunluğu nedeni ile bu şekilde gemi resimlerine ilaveten bazı odalardaki koltukların hatta asılı aynaların kenarları gemi halatı süslüdür.

Batı ve Doğu üsluplarının karıştırılması ile inşa edilen Beylerbeyi Sarayı, Harem ve Mabeyn bölümleri ile Türk evi plan özelliğini taşımaktadır.

ESKİ BEYLERBEYİ  SARAYI:

Beylerbeyi semtinin adı nereden gelir:

Maraş'ın bir köyünde doğmuş mesleği avcılık olan Mehmed  II. Selimin şehzadeliğinde onunla Amasya'da tanışmıştır. II. Selim padişah olunca Onu İstanbul'a getirtti. Çeşitli eğitimlerden sonra Mehmed'i Yeniçeri ağası yaptı. 1584'de Beylerbeyi oldu. Üç sene sonra Vezirliğe yükseldi ve Padişah musahibi oldu. Bu günkü Beylerbeyi'nde  arazi satın alarak; geniş bahçeli bir saray yaptırdı. Bu köy artık, Onun adıyla yani Beylerbeyi olarak anıldı.

Beylerbeyi'nin sahile doğru bir kısmında yüksek bir duvar vardı, çok eskiden kalmaydı. Rumlar zamanında bu duvarda bir oyma şeklin Haç yani İstavroz vardı. Burdaki bahçelere İstavroz bahçeleri demeye başladı.     

Beylerbeyi Sarayı'na da önceden İstavroz Sarayı denirdi.

Eski Saray I. Sultan Ahmed devrinde yapılmıştı. I. Abdülhamid devrinde terk edildi.

Yine I. Abdülhamid Han, Hırkai Şerif'in korunduğu yerin yakını ve deniz kenarında bir cami yaptırdı. Hamid-i Evvel şimdi Beylerbeyi Camii de denir.

II. Mahmud eski arsalardan birazını satın alıp; 1832'de büyük bir Ahşap yazlık saray yaptı. Şehzade ve sultanlar eğitimi yazın da burada sıkı şekilde sürerdi. Sarayın kafesli olarak çok bol penceresi vardı. Abdülmecid Han şehzadeliğinde burada Hatim indirdi.

1846'da  ABD'li Prof Smith dünyada ilk defa Abdülmecid Han'ın huzurunda  Telgraf denemesi yaptı. Sistemi çok beğenen Abdülmecid Han yine dünyada ilk defa Telgrafa İhtira beratı verdi. Dünya ABD dahil, bu berattan sonra telgrafı tanıdı ve sahiplenmeye çalıştı.

Yazlık Saray yapıldıktan 19 sene sonra 1851'de yandı.

Bu yangınla sarayın  hayırsız olduğuna kanaat getirilip saray terk edildi.